Pendik Mutlu Son Masaj Esra Hanım

Pendik Mutlu Son

Pendik Mutlu Son Ben arzularınızı emir telakki edip ivedilikle hazır etme çabasındayım Efendim. Zaman hususu sizin takdiriniz doğal… İyi dileğiniz için teşekkür ederim… Saygılarımla. Sizin sadık, itaatkâr köleniz” Mine birkaç defa bu esrarengiz mektuplara cevap yazmıştı. Mektuplar Karaköy’de bir iş hanına ilişik bir adresten gönderiliyordu. İlk başta gidip gitmeyeceğini merak ettiğinden bir mektup göndermişti o adrese. On gün sonrasında ona çok teşekkür eden, şaşırmış ama ona müteşekkir bir mektup almıştı.

Daha sonra bu kölenin bahsetmiş olduğu ayakkabıları aldıktan sonrasında bu ayakkabıları ayağına giyip, fotoğraflarını çekmişti ve bunu kısa bir not ile o adrese göndermişti. Peşinden kısa bir şiir almıştı. Bugün yine o ayakkabılar için teşekkür ediyordu. Bunu bir oyun olarak görmek ve yaşadığı karşılıklı etkileşim hoşuna gitmişti Mine’nin. Özel bir şey beklemiyordu, bu mektuplaşmaya yalnız bir oyun olarak bakıyordu ve bu gizli oyun onu bir başka türlü tahrik ediyordu. Tamamen ilişkide yöneten olmak, hükmetmek istiyordu aslında ve kendinde bu potansiyeli görüyordu. O mektuplardan sonrasında kendine olan itimatı daha da artmıştı dışarıya karşı.

Pendik Mutlu Son

Pendik Mutlu Son  Bir tek sevgilisine bu tarafını pek göstermiyordu. Sonuçta onunla ilk ilişkiye başlarken başka şartlarda başlamıştı ve Mine’nin kendini teslimiyeti Fuat şeklinde kadınlardan korkan bir adam için ilişkinin esası olmuştu. İçinde bir sıkıntı ile öteki zarflara bakıyordu ki sonunda beklediği telefon geldi. Aslına bakarsak geç bile kalmıştı, dünkü konuşmadan sonrasında daha erken arar, sorar diye bekliyordu ve telefon geciktikçe huzursuzlaşıp endişeleniyordu. Telefonu olabilecek en tatlı ses tonuyla açtı.

Fuat aslabir şey olmamış benzer biçimde karşılık verdi. “merhaba güzelim? Nasılsın?” “iyiyim canım. Sen iyi misin? Dün için üzgünüm. Nasıl duymadım telefonunu. Hâlâ takıyorum.” “iyiyim. Neden kötü vakasım. Bu mevzuyu konuşacağız. Bugün saat altıda bir işim var, çabuk sona erer, saat yedide bana gelebilirsin. Yakınlarda ol, iş erken biterse seni yediden önce de çağırabilirim.” Yapmacık bir ses tonuyla hızlı hızlı mevzuşuyordu. Sesi oldukça soğukkanlı, didaktik, sanki bir iş randevusu veriyormuş gibiydi. Uzun telefon mevzuşmalarını hiç sevmezdi.